19 Nisan 2020 Pazar

DAĞCILIĞA NASIL BAŞLADIM.

30 yıl ilk okul öğretmenliği yaptıktan sonra 1996 yılında emekli oldum.Yıllar hep yoksullukla sıkıntılar içinde geçti,ek işlerde yaptım fakat ne uzadı ne kısaldı.Bazı rahatsızlıklarda çektim.Emekli olduktan sonra da çalışmaya gene devam ettim.Aldığım ücret verdiğim emeğin karşılığı hiç olmadı fakat zoraki katlandım. Öyle bir an geldi ki ücret artışı konusunda anlaşamadım ve işimi bıraktım.Haliyle boşlukta kaldım kendimi dinlemeye başladım. Bir gün erkenden kalkıp sabah yürüyüşü ve kültür fizik hareketleriyle spora başladım. Her sabah istisnasız iki,iki buçuk saat kadar spor yapıyordum.Bu zaman içinde baş ağrılarım geçti,kan değerlerinde ve kolestrol seviyesinde düşüşler oldu durum böyle olunca.Girdiğim yolun bana artılar kattığını anladım.Böylece hayat devam etti.Bu hareketlilik hoşuma da gitmeye başladı. Sabah yürüyüşleri kesmemeye başladı daha fazla yürüme isteğim oluştu.Oturduğum yer Bornova Atatürk mahallesi Yamanlar dağı eteğinde.Bir gün hele dağa doğru yürüyeyim kendimi deneyeyim dedim ve başladım.Ve sabah yürüyüşleri bu sefer yönünü dağlara döndürdü. Bir gün pazar yerinde uzun zamandan beri görmediğim bir öğretmen arkadaşıma rastladım.Sohbet ettik neler yaptığımı sordu.Ben de -Bir şey yapmıyorum her gün sabahları dağlara doğru yürüyorum dedim. -Ben de katılmak isterim dedi ve o şekilde başladık beraber yürümeye. Sabah yürüyüşü sırasında başka bir arkadaşla tanıştım emekli polis.Madem yürüyorsun beraber yürüyelim dedi.Gün belirledik ve o sabah 08.** de Evka 4 son durakta buluştuk ama arkadaş benim işim çıktı ama sana bir arkadaş buldum onunla git dedi ve ilk Yamanlar Kara göl yürüyüşünü iki kişi ile başladık.Ve Yamanlar zirvesi televizyon verici antenlerinden Eğri dere köyüne oradan da evlerimize dağıldık. Bir kaç defada Bornova ADD üyeleriyle bir kaç yere beraber faaliyet yaptık Bu yürüyüşler bazen iki bazen dört bazen beş kişi derken gittikçe artıyordu.Durum böyle devam ederken Nif dağına Çiçekli köy taraflarına açılmaya başladık gün geçtikçe de bu işten zevk almaya başladım.Bir gün yürümesem kendimde bir eksiklik hissediyordum.Adımız dağcıya çıktı. Bir gün kahvede sohbet sırasında bir öğretmen arkadaşım dedi ki: -Madem sen yürüyüş yapıyorsun bizim kulübe gel orada beraber yürüyelim Ben de kulüp hakkında bilgi aldım ve kulübe gitmeye karar verdim. 1977 yılından beri İzmir'de ikamet ediyorum ne dağdan,ne dağcıdan ne de dağcılık kulübünden haberim yoktu Çünkü çalışıp ekmek parası kazanmanın derdindeydik dağa ayıracak zamanım yoktu. Beni teşvik eden arkadaşımın davetine uyarak kulübe gittim ve yöneticilerle tanıştım.Yönetim değişikliği oldu arkadaşım da yönetim kuruluna seçildi.Sayesinde kısa zamanda uyum sağladım ve 2010 yılı ocak ayında (Dedak) Dokuz Eylül Dağcılık ve Doğa sporları yürümeye başladım. Bir gün kulübün yöneticiliğini yapmış bir öğretmen arkadaşım dedi ki; -Turgut bey bu kulübe niçin katıldın? ben de -Yürümek için dedim çok hoşuna gitmiş.Aradan bir zaman geçtikten sonra bana böyle demiştin dedi. Her hafta sonu pazar günlerimiz istisnasız böyle devam etti.Bu da yetmedi hafta içi de bir kaç arkadaş boş zamanlarda yürümeye devam ettik. Haziran ayında yürüyüş sezonu bitiyor.Gene boşluk doğacak dağa gitmeden duramam haliyle yazın yürüyen guruplara katılıp devam ettim.Yeni dostluklar arkadaşlıklar oluştu. Çevre edindik güzellikler yaşadık ekmeğimizi yemeğimizi bölüştük. Dağcılığa başlayınca kullandığımız malzemelerin eksikliğini hissetmeye başladım.Elim erdikçe dağcılık malzemeleri edinmeye başladım.Ayakkabı,çantası,giysi,yağmurluğuna,baton,çadır,mat gibi gerekli malzemeleri temin ettim. İlk kamp faaliyetimiz Gökçe ada (İMROZ ADASI) oldu,ikincisi Demirci Güldürdek yaylasına yaptık.Kamp hayatının tadı daha bir güzel oluyor. Dağcılık faaliyetleri her yıl Ekim ayı 15 inde başlatıp haziran ayında sona eriyor.Kulüpler eylül ayında gidilecek yerleri programına alıyor gerekli yerlerden izin alıyor bizde ona göre hareket ediyoruz.Hafta sonları yaptığımız yürüyüşlere HİKİNG deniyor yüksek dağlara kamplı yürüyüşlere TREKİNG deniyor.He hafta sonu güneş doğmadan karanlıkta soğuk sıcak demeden yollara düşüyorduk.Bir köye vardığımızda ve yahut da mahallemizde bizi görenler deli misiniz başka işiniz yok mu diyorlar.Gerçekten hem zorluğuna katlan hem de para harca olacak iş değil.Üstelikte bir çok tehlikesi ve riski olan bir uğraş.Böyle olmasına rağmen 10 yıldır katlanıyorum.Canım sağ olup dizim tuttukça bu sevdiğim işi yapmaya devam edeceğim. Kamp alanlarının güzelliğini anlatmaya gerek yok.İlk işimiz çadır kurma,Yemek hazırlama,çay kahve ikramları.Beraber yeme içme oyunlar eğlenceler sazlı sözlü olarak gece sessizliğine kadar devam eder.Kamp sorumlusunun kuralları geçerlidir.Kimse kural dışına çıkamaz.Dağcılık faaliyetleri kurallarla yönetilir.Yürüyüş liderleri dağ yürüyüşlerinde söz sahibidir.Yürüyüş liderinin direktiflerine her kes uymak zorundadır.Kamp faaliyetleri bitiminde çevre temizliği yapılır,katılımcılar çöp atıklarını toplayıp yanında götürür.Kesinlikle doğada atık bırakılmaz Eğer bu yazıyı okuyanlara bir sözün var mı derseniz sağlığınız için dağda,bayırda,kırda sağlığınız için yürüyün derim.Yürümek sağlıktır. Bunları zamanla eğitimlerini alarak öğrendik.İzmir'in çevresinde yürümediğim parkur pek azdır.Çevresindeki bütün dağları gezdim.Bu dağcılık faaliyeti öyle bir sevda ki insanın gönlüne girince bir türlü çıkmak bilmiyor. İzmir içi faaliyetlerin dışında bu sefer çevre illere düzenlenen faaliyetlere katıldım.Bu dağcılık faaliyetleri olmasaydı kişisel olarak oralara gidip görmem spor yapmam mümkün değildi. KAMPLI KATILDIĞIM FAALİYETLER Bolu yedi göller 3 defa 1 kamplı 1 konaklamalı 1 de özel gezi Manisa Demirci Güldürdek yaylası 3 defa kamplı Simav Simav gölcük yaylası 1 defa kamplı Manisa Spil dağı şenlikleri 2 defa kamplı Ödemiş Bademli Hacet Dede şenlikleri 8 defa defa kamplı Tire Kaplan dağı şenlikleri 4 defa defa kamplı Bozdağ şenlikleri sayısını unuttum Aydın Latmos dağı(Beş parmak dağı) 2 defa defa kamplı Antalya Elmalı Kızlar sivrisi şenlikleri 1 defa defa kamplı Çanakkale Şehitlerini anma Kaz dağları Ayazma şenlikleri 6 defa defa kamplı Kastamonu-İnebolu İstiklal yolu yürüyüşleri 5 defa defa kamplı Antalya Likya yolu yürüyüşleri 4 defa defa kamplı Muğla Sandras dağı yürüyüşü 1 defa defa kamplı Hasan dağı etkinliği 1 defa kamplı Ereğli Aydos dağı şenlikleri 1 defa kamplı Niğde Aladağlar 2 defa kamplı Kaçkar dağı 1 defa defa kamplı 9 günlük Burdur Katrancı dağı şenliği 1 defa kamplı Isparta Dede Gül dağı 1 defa kamplı Isparta Davraz dağı Barla dağı 1 defa kamplı Burdur Gölhisar yaylaları 2 defa kamplı Muğla datça koyları Karya yolu 1 defa kamplı Denizli Çal Menderes yolu 2 defa kamplı Afyon koca tepe şehitlerini anma 4 defa Zafer yolu Afyon İzmir arası Bu yol Dedak kulübü tarafından 7 kez yürünmüş Kurtuluş savaşı zaferi anısına fakat bana nasip olmadı. Bu dağ ve doğa yürüyüşleri sonunda edindiğim bilgi,görgü ve olumlu olumsuz durumları da anlatmak isterim.Günümüzde dağlarda gezerken fazla hayvan göremedim.Duyduğum kuş sesleri gördüğüm kuşlar az da olsa tavşan,tilki,domuz,kaplumbağa,sincap arılar ve böcekler,yılanlar.Kısacası insandan başka zararlı bir yaratığa rastlamadım.Bunu üzülerek ifade ediyorum. Zararlı muzır hayvan bildiğimiz domuz bana göre doğanın en faydalı yaratığı.Çünkü beslenirken toprağı kazıyor,tohumları toprağa karıştırıyor.Bu tohumlar ağaç kozalakları yada meyve çekirdekleri doğal yoldan ve kuşların taşımasıyla dökülüyor etrafa.Toprağa karışan tohum uygun ortamı bulunca yeşerip fidan oluyor.Fidanlar ormana dönüşüyor. Arılar,böcekler ve kelebekler çiçeklerin döllenmesini sağlıyor.Bunlar da çok faydalı yaratıklar.Onlar olmasa meyve sebze yiyemeyiz.Bu hayvanları hepsi birer doğal denge unsurudur. Doğaya yaratılıp salınan her yaratık birer doğal denge unsurudur.Hepsinin bir birine ihtiyacı vardır. Dağlarda gezerken gördüğüm diğer olumsuz manzaralara gelince; Taş ,mıcır ve mermer ocakları,ormana açılan maden sahaları nedeniyle doğamız ve ormanlarımız ve doğal örtü para uğruna bozuluyor.Ortaya çok çirkin görüntüler çıkıyor İnsanlar bu işletmelerde çalışarak nafakalarını kazanıyorlar.Fakat geleceklerinin ipotek altına alındığını düşünemiyorlar.Doğal ortam,havamız,suyumuz kirleniyor.Diğer bir konu da gezdiğimiz dağ,orman,yayla,baraj,göl,dere,köyler piknik alanları tamamen çöplük olmuş durumda.İnsanlar yerlere çöplerini bırakmayı terk etse atıklarını çöp kutularına atmayı alışkanlık haline getirse bu durum belki düzelir.Müslüman olduğumuzu söylüyoruz ama Müslüman olmanın şartının temizlik olduğunu unutuyoruz.Dağcıları en çok üzen durum budur. Yurdumuz bir doğa harikası yaşanılası bir ülke dağları,yaylaları,ormanları,şelaleleri,gölleri,nehirleri,barajları,doğal mağaraları,ılıcaları,ören yerleri ,doğal güzellikleri ve manzaralarıyla,endemik bitkileri,çiçekleriyle eşsiz bir ülke. Bütün bu güzellik ve özellikleri dağcılık faaliyetleri sırasında görme olanağı bulduk.Şimdiye kadar görmediğim dağları,şehirleri endemik çiçekleri tanıma imkanımız oldu.Gittiğimiz yörelerin kültürel zenginliğine şahit oldum lezzetlerini tatma imkanına kavuştum.Bunlar benim için çok önemli şeylerdi. Dağcılık faaliyetleri yazın ormanlara giriş yasağı olduğu için duruyor ama faaliyetler durmuyor.Bu sefer özel izinle dağcılık kulüpleri gece yürüyüşleri de yapıyorlar.Gece ay ışığında yürümek,dağın zirvesinden güneşin doğuşunu izlemek soğukta titremenin güzelliğini anlatmaya gerek yok.Buyurun gece yürüyüşüne o zevki tadınız.Ayrıca çevre illere yüksek dağlar için şenlikler oluyor oralara gidiliyor kamp kuruluyor.Yerine göre iki yada daha fazla kamplarda kalınıyor.Sahil şehirlerde yaşayanlar deniz sezonunu boş geçirecek değiller ya.Bu sefer kulüpler tekne turları düzenliyor.günü birlik deniz sefası yapılıyor.Haliyle yaz sıcağında bunalanlar iyi bir fırsat oluyor. DOĞAYA İNSANLAR NİÇİN GİTMELİ Doğada gezen insanların bence en önemli kazancı: Şehirlerde ki günlük yaşamın stres ve sıkıntısından kurtulur,bu olay insanlara doktor terapisinden daha faydalı olur şöyle ki; Patikalarda yürürken haliyle burası dağ gül bahçesi değil her türlü zorluğu ve tehlikeyi de barındırıyor onun için kişi,ayağını bastığı yere gayet dikkat etmeli.Durum dikkat gerektirdiği için kişi devamlı önüne bakıyor yoldan başka bir şey düşünmüyor.Borcumu var,hastalığı mı var,çocuk problemi mi var burada bütün sorunlarından arınıyor sun.Yoruluyor sun güzel bir manzaralı yerden çevreni seyrediyorsun doğadan ve yaşamdan her şeyden zevk alıyorsun.Soğuk buz gibi sulardan içiyorsun temiz hava bol oksijen bol güneş. Acıkıyor sun kurt gibi.Ne bulduysan afiyetle yiyorsun.Gün sonunda mutlu olup evine varıyor duşunu alıyor rahatlıyorsun. Kan değerleri düzelir,şeker ve tansiyon hastalarına iyi gelir kaslarınız güçlenir Saydığımız olumlu şeylerin elbet bir bedeli vardır.Dağcılık işleri biraz ekonomi gerektirir.Ama kazanılanların değeri asla parayla pulla ölçülmez.Bu bakımdan doğa sağlıktır,doğa mutluluktur diyorum.Güzellikler anlatılmaz yaşanarak farkına varılır. Son olarak dağcı arkadaşlarıma ve yeniden dağlarda faaliyet yapacak olanlara önerim olarak hatırlatmak isterim.Doğamız tüm doğada yaşayanlarındır.Bizler doğaya gittiğimiz zaman misafir sayılırız.Orada yaşayan canlıların yaşam alanı.Onları rahatsız etmeyelim.Yürüyüşleri bilinçli yürüyüp patikaları bozmayalım.Her bozulan patika erozyona sebep olur.Dağlarda zorunlu ateş yakmamız gerekirse gerekli önlemi alalım.Ormanlarda kesinlikle ateş yakmayalım.Maalesef bu yüzden çok ormanımız yanıyor.Doğamızı kirletmeyelim.Ancak izimiz kalsın güzelliğinin fotoğrafını alabiliriz Doğaya çıkmak isteyen kişinin önce kendisine iyisinden bir dağ ayakkabısı,çanta ve baton alması gerekir.Diğer giysiler zamanla alınıp tamamlana bilir. Ben her ayakkabı ile yürürüm gencim deme lüksünüz yok.Her spor branşının özel ayakkabısı giysisi olduğu gibi dağcıların da özel ayakkabısı ve teçhizatı vardır. Altı sağlam tırtıklı,yeri iyi tutan,kaymayan bileği saran boğazlı bot biçiminde olmalıdır.Boğazlı olup bileği sarması bileği korur burkulmayı önler.Tırtıklı oluşu yeri tutar düşmeyi kaymayı önler. Çarşı pazarda günlük yürünen ayakkabılarla dağda yürünmez. Dağa çıkan kişinin bir de çantası olmalı.Bu çanta bütün malzemeleri içine alabilecek kapasitede olmalı.İçine yiyeceğini,yedek elbisesini,yağmurluğunu,suyunu,ilk yardım malzemelerini alabilmeli. İlk yardım çantasında sargı bezi,bandaj,batikon,çatal iğne el,feneri,tepe lambası,çakı,makas,çakmak,kibrit,iğne iplik,düdük,pusula,naylon torba gibi malzemeler bulunmalı Yürürken mutlaka iki batonla yürünmeli.Batonlar taşınan yükün en az % 20 sini azaltır çünkü yükün bir kısmı kollara biner.Yürüyüş anında beslenme de çok önemlidir.Daha çok karbon hidrat ağırlıklı enerji veren yiyecekler ve kuru meyveler tercih edilmeli.Kesinlikle su ihmal edilmemeli.Nasıl ki araçlar akar yakıtla çalışıyor insan vücudu da besin ve su ile çalışıyor.Onun için yürüyüşe çıkan kişinin iki,iki buçuk litre suyu yanına alması gerekir.Yaz aylarında bu ihtiyaç biraz daha artabilir. ESKİ ANTİK YOLLAR İnsanlar yerleşik düzene geçtikten sonra.Bulundukları ülkeler ve yerleşim yerlerine gelip gitmeleri için patikaları ve bu antik yolları kullandılar.Şimdiki gibi oto yollar ve araçlar yoktu.Bu yollarda konaklama yerleri vardı bu konaklama yerlerine hanlar ve Kervan saraylar denirdi.Bu yola en iyi örnek tarihi İpek Yoludur.Çin'den,Hindistan'dan,Uzak doğu ülkelerinden kervanlar ta Anadolu'ya ve Avrupa'ya ulaşıyorlardı.Bu ulaşım hayvanlarla sağlanıyordu,at,eşek,katır,deve,fil gibi hayvanlarla ürettikleri malları baharatları,kumaşları satıyorlardı. ANADOLU'DA Kİ ANTİK YOLLAR: Likya yolu Hitit yolu Frig yolu Karya yolu Bodrum Leleg Yolu Aziz Paul yolu Bu yollar Anadolu'da ki,Akdeniz'de ki,Ege'de ki antik yerleşim yerlerini,şehirleri birbirine bağlayan ticaret yollarıydı.Şimdi ise dağcılık kulüpleri ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen turist doğa severler bu yollarda yürüyüş gerçekleştiriyor. Son zamanlarda bazı şehirlerdeki dağcılık kulüpleri ve il yöneticileri iç turizmi canlandırmak için böyle yürüyüş rotalarını işaretleme çalışması yaptılar.Örnek vermem gerekirse.İzmir'de Efes Mimas yolu Efes'ten başlıyor Karaburun'da bitiyor.Bu yollar kırmızı beyaz yağlı boyalarla işaretleniyor gerekli levhalar çakıldı,haritaları,kitapçıkları basıldı.Yolun bazı etap parkurlarının hazırlanmasında bizzat görev aldım. Denizli'de Menderes yolu işaretlemeleri yapılıyor Dağcılık kulüpleri bulundukları ilin ve ülkemizin ekonomisine katkı sağlayan topluluklardır.Doğa yürüyüşçüleri gittikleri şehir,köy,beldelerinin ekonomisine o yörelerin ürünlerinden alarak katkı sağlar.Yürüyüşçüleri taşıyan araç sahipleri de bu pastadan payını alır Ülkemizde dağcılık gelişmektedir.Ülkemizde 3000,3500,4000,5000 metre yükseklik aralığında dağlarımız mevcuttur. Ağrı dağı 5137 metredir Ülkemiz dağcıları zaman zaman ülkemiz sınırları dışında Avrupa,Asya,Afrika,Amerika gibi yüksek dağlara isimlerini yazdıran dağcılarımız vardır. Nasuh Mahruki Everest'e tırmanan ilk Türk ve ilk erkek kar leoparı Tunç Fındık 8000 metre ve üzerine çıkan dağcımız Adem gül 7000 metre üstü dağlara tırmandı Adını bilmediğim büyük başarılara imza atan dağcılarımız vardır ayrıca bir de Dağ leoparı unvanını alan kadın dağcımız var. Esin Handal Bu yıl 2019-2020 sezonu Corono virüs Pandemisi nedeniyle sekteye uğradı son olarak 8 mart günü faaliyet yapıldı ondan sonra yasak geldi. Umudum bir an önce yasakların kalkması tehlikenin geçmesi kaldığımız yerden tekrar başlaması. Bu faaliyetler benim ufkumu açtı bilgimi görgümü artırdı Türkiye'nin çeşitli illerinde arkadaşlıklar ve dostluklar kurulmasına sebep oldu bu bakımdan çok mutluyum, Gidemediğim ve çok gitmek istediğim yerler hangileri derseniz Bursa Uludağ Benizli Honaz dağı Denizli Babadağ Kayseri Erciyes Tunceli Munzur dağı Erzurum Palandöken dağı Hakkari Cilo dağları Bu dağlara gitme isteğimi saklı tutuyorum nasip olursa buraları da göreceğim içimde ukde kalmasın. Her yıl 30 defa hafta hafta sonu yürüyüşü yapıyoruz günlük ortalama 15 km olsa yılda 450 km.Yüksek dağ faaliyetleri hariç 10 yılda 4500 km yürümüşüm demektir, Dağcılığa başlamamda bana ön ayak olan arkadaşlarıma Dedak kulübüne ve bütün tanıdık dağcılık kulüplerine arkadaşlarıma TDF İzmir İl temsilciliğine,bizlere eğitim veren antrenör hocalarımıza çok teşekkür ederim. Doğamızın bağrında sın Ormanın da yanındasın Kurdun kampın çadırını Zevkin tam ortasındasın Yakmışsın kamp ateşini Seyredip güzel çevreni Keyfe keder yaşıyorsun Elbet vardır çok nedeni Kaynaktan içersin suyu Güzel uyursun uykuyu Dağda yaşamayı sever Böyledir dağcının huyu Turgut İbiş